Danışmanlıktan ne anlıyoruz, danışmanlık nedir ve ne değildir, danışmanlık nasıl işler ve danışmanlık kültürünün temelinde neler var?
Çok basit bir tanımla anlatmak gerekirse, danışmanlık, bir kurumsal yapının belirli bir konuda aldığı profesyonel destektir. Bu destek, şirketin mevcut durumunu analiz etmek, sorunlara uygun çözümler geliştirmek, stratejik hedeflere ulaşmak için yol haritaları oluşturmak veya uygulama aşamasında süreçleri desteklemek gibi birçok farklı alanı ve boyutu kapsayabilir. Anlayacağınız danışmanlık kavramı çok boyutlu ve farklı düzlemlerde ilerleyen bir işi temsil ediyor.
Danışmanlık, özünde şirketlerin ihtiyaç duyduğu uzman tavsiyelerinin sağlanması işi ve bu iş çoğunlukla işin yönetimiyle bağlantılı. Örneğin, iş stratejisinin gözden geçirilmesi ve iyileştirilmesi, finansal yönetimin optimize etmek, organizasyon yapısını düzenlemek ve insan kaynaklarının sağladığı verimliliği arttırmak gibi. Ayrıca bütün bunlardan bağımsız olarak, danışmanlık pazar araştırması yapmayı ve pazarlama faaliyetlerini güçlendirmeyi de içerebilir. Dipnot olarak kalsın.
Danışmanlığın genel işleyiş biçimi
- Sorunu tanımlamak ve çözüm için gerekli ihtiyacı belirlemek
- Mevcut durumu değerlendirmek ve kapsamlı analiz yapmak
- Durumla ilgili uygulamalar önermek ve bunlar yapılırken gerekli desteği sağlamak
- Sonuçları izlemek ve değerlendirmek.
Danışmanlığın özü, kurumsal yapıda halihazırda var olmayan bilgileri kurumsal yapıya dahil etmek, yapıya yeni bir tür deneyim kazandırmak veya işe yenilikçi bir bakış açısı geliştirmektir.
Yeni bilgi veya deneyim edinmek, rekabet avantajı için temel olan şey ve bu, kurumsal yapıların üretkenliklerini artırmalarına ve iş yaptıkları piyasaya uyumlanma yeteneklerini güçlendirmelerine olanak tanır.
Danışmanlık ne “değildir”?
Yaygın bir yanlış anlamayı netleştirmek isterim; danışmanlık, bir şirketin yöneticisine önerilerde bulunup ne yapıp ne yapmamaları gerektiğini söylemek değil. Tespit edilen soruna uygun ve akla yatkın olan çözümler geliştirmek için yöneticiyle iş birliği yapmak bu sürecin önemli bir parçasıdır.
Danışmanlığın sihirli bir değnek değildir. Çünkü danışmanlık süreci kurumsal yapının iç dinamikleri, çalışanları ve belki de en önemlisi, yönetim kademesiyle birlikte sürdürüldüğünde başarılı olur.
Danışmanlar, kurumsal yapıya dışarıdan destek sağlar; talebe ve uzmanlık alanına göre pek çok farklı konuda destek sunabilirler. Danışmanlık işinden fayda görmek ve süreçten en iyi şekilde faydalanmak için en önemli kriter aktif katılımdır.
Danışmanlık yalnızca büyük şirketler için değildir. Kurumsallaşmaya çalışan aile şirketleri, KOBİ’ler, büyüme dönemindeki orta büyüklükteki şirketler ihtiyaç duydukları herhangi bir konuda ve belirli uzmanlık alanında danışmanlık hizmetlerinden faydalanabilir.
Danışmanlık kısa vadeli bir çözüm olarak düşünülmemeli; uzun vadeli bir statejik planlama, farklı konulardaki dönüşüm, kalitede yükseliş ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında faydalanılması gereken bir kaynak olarak kabul görmelidir.
Danışmanlık, yöneticilerin kurumsal yapıları üzerindeki etkisini ve kontrolünü bütünüyle kaybetmesi anlamına gelmez. Tutulan danışmanın kuruma dışarıdan bakan bağımsız bir göz olduğunu, kurumsal yapının çıkarları için çalıştığını, konumunun tarafsız ve bağımsız bir pozisyonda olduğunu bilmek önemli. Danışman önerilerde bulunur, işle ilgili yol haritaları çizer, öneriler sunar, çözüm yollarını üretir fakat yine de, nihai karar yöneticiye aittir.
Danışmanlık kültürünün temelleri
Danışmanlık, bir şirketin bir kişiyle ya da bir başka şirketle mevcut durumu analiz etmek, şirketin güçlü ve zayıf yönlerini belirlemek, vizyonunu, misyonunu ve temel değerlerini tanımlamak, ekibin bu değerleri benimsemesi için rehberlik etmek ve işle ilgili yeni gelişim fırsatlarını ortaya çıkarmak ve özetle, dışarıdan taze bir bakış açısı sağlamak için kurulan bir tür stratejik ortaklıktır.
İş yapış biçimlerinin daha profesyonel olduğu ülkelerde, iş konusunda danışmanlık almak iş dünyasının doğal bir işlevi, işten ayrılmaz ve iş için vazgeçilmez bir unsur olarak görülüyor. Kuruluşların danışmanlık hizmetlerinden yararlanmalarındaki temel hedefleri arasında ise kültürel dönüşümlerini başarılı bir şekilde sağlamak, bunu teşvik etmek ve iş ortamında herkes için bir güven ortamı yaratmaktır.
Güven kültürü: Danışmanlığın temel taşı
İster kurumsal ister yönetsel olsun, danışmanlığın temelinde her iki tarafa ve yürüttükleri süreçlere duyulan güven vardır. Güven kültürünün oluşturulması ve kurumsal yapıya yerleştirilmesi, danışmanlık şirketindeki hem yöneticilerin hem de çalışanların danışmanın rehberliğine açık olmasını sağlar.
Danışmanlık hizmetinden verimli ve etkili bir sonuç almak için kurumsal yapının tümünün danışmanlık sürecine aktif olarak katılımının sağlanması beklenir. Katılımcı yaklaşım olarak tanımlanan bu durum, danışman tarafından sunulan önerilerin, çizilen yol haritalarının ve yapılması önerilern değişikliklerin günlük iş akışlarına entegre edilmesini kolaylaştırır.
Geri bildirim: iş dünyasında gözden kaçırdığımız mekanizma
Danışmanlık, sürekli iyileştirme hedefiyle yürüten bir süreçtir, bu açık. Fakat kişisel ya da kurumsal, hangi türden olursa olsun, arzu edilen gelişimin temeline inerken gözden kaçan önemli bir şey var, o da geri bildirim mekanizması. Geri bildirim, yapılan işi ve ilerlemeyi düzenli olarak gözden geçirmeyi ve ortaya çıkan eksiklikleri ve hataları büyümeden önlemeyi sağlar ve iyileştirmeyi kolaylaştırır.
Danışmanlık iş kültürünü nasıl etkiler?
- İş süreçlerini gözden geçirerek üretkenliği artırır.
- Liderler ve ekip arasındaki uyumu güçlendirerek verimli bir çalışma ortamı sağlar.
- Kurum kültürünü iyileştirerek şirketin itibarını yükseltir, çalışan sadakatini artırır.
- Şirkete dışarıdan bir bakış atmayı sağlayarak çözüm geliştirirken daha yenilikçi yöntemlerin önünü açar.
Kurumsal bir yapıya bağımsız bir şekilde ve dışarıdan bakmak, yapının karşı karşıya olduğu potansiyel riskleri öngörmek ve belirlemek için en iyi, ekonomik ve verimli yollarından biridir. Bir danışmanın bu riskleri azaltmak veya önlemek için çözüm geliştirmesi kurumsal yapının içinden birine göre daha kolaydır.
Danışmanlık kültürüne yaklaşımlar
Gelişmiş endüstrilere sahip ülkelerde, danışmanlık hizmetleri iş dünyasının ayrılmaz bir parçası. Her ölçekten şirket, hatta tek kişilik markalar bile düzenli olarak danışmanlık hizmeti arıyor. Danışmanlık alanında sunulan bu hizmeti, bir türünü stratejik yatırım biçimi olarak görmek de mümkün.
Türkiye gibi gelişmekte olan ancak kırılgan ekonomilerdeki şirketler de danışmanlık kültürüne sahip, ancak bu şirketlerinin çoğunun büyük ölçekli ve güçlü kurumsal yapılara sahip olduğu varsayılıyor.
Orta ve küçük ölçekli işletmelere danışmanlık kavramının tamamen yerleştiğini söylemek yanlış olur. Bunun bence en geçerli ve önemli nedeni, işe gereğinden fazla duygusal biçimde yaklaşmak. Ancak, dijitalleşmenin getirdiği talepler ve rakiplerin baskısı nedeniyle, yatırım teşvikleri, yeşil enerji ve dijital dönüşüm gibi alanlarda danışmanlık arayan şirketlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Danışmanlık sürecini daha akıcı ve başarılı hale getirmek için;
- İletişimi açık, kolay ve şeffaf hale getirin.
- Sahipliği teşvik edin.
- Danışmanın önerilerini uygulamaya istekli olun.
- Geri bildirim kültürünü benimseyin ve geri bildirim mekanizmalarını güçlendirin.
- Profesyonellikten ödün vermeyin (duygusallığı bir kenara bırakın)
Danışmanlık, bir yapı için tek başına bir çözüm olarak değil, kurumsal gelişimin bir bileşeni olarak görülmelidir. Değişim ve gelişimin her kapısını açan anahtar olarak tanımlamak yanlış olmaz. Doğru yönetildiğinde, süreç, iş birliği yapılan kuruma önemli kısa ve uzun vadeli avantajlar sağlar.
