Genellikle gözden kaçırdığımız, üzerinde düşünmeyi ötelediğimiz ve bazen de önemsemediğimiz bir konu var: Çalışanlara yatırım yapmak.
Çalışma şekillerinin pek çok meslek için artık geleneksellikten uzaklaşarak kapsamlı bir değişikliğe uğradığını söylemek yanlış olmaz. İş yaşamına dair yeni dinamikleri anlamak için çabalıyor ve kendimize uygun bir versiyonunu üretmeye gayret ediyoruz. Fakat çalışanlara yatırım yapma kısmını genellikle gözden kaçırıyor, hatta önemsemiyoruz.
İş yaparken nihai hedefimiz belli: başarılı olmak. Bunun için farklı yaş gruplarından insanları deneyimlerinden faydalanmak için bir araya getiriyor, farklı ekolleri ve yaklaşımları aynı potada eritiyor, ortak bir fikrin etrafında bir sonuç ortaya koymaya gayret ediyoruz.
Üstelik bunu yaparken artık yalnızca elimizdekini değil gelecekte alacağımız işleri de düşünerek hareket ediyor, tavır takınıyor, öğrenmeyi ve yenilikleri takip etmeyi sürdürüyoruz. Kısaca yaptığımız şey, elimizdeki insan kaynağı kapsamlı ve kapsayıcı bir şekilde yönetmek.
Hedef çalışan tarafında da benzer; amaç başarılı olmak. İnsanlar başarılı olmak için artık yeni ve daha iyi fırsatlar sunan, mümkünse bunları gerçekleştirmek için bir planı olan kuruluşlarda olmayı tercih ediyor.
İşletme tarafından baktığımızda, yaygın ve oldukça büyük bir hata var: çalışanların profesyonel yaşamlarını geliştirmeleri için bir strateji geliştirmek ve buna kaynak ayırmak ölü yatırım olarak görülüyor. Fakat bu yaklaşım, çalışanlara fayda sağladığı gibi şirketlere uzun vadede önemli katkılar sunuyor.
Beceri geliştirme ve bilgiyi artırma
Şu soruyu şu anda kendine sormanı isterim: on yıl önce çalıştığın koşullarla aynı yerde misin ve bugüne kadar ne değişti?
Bunu sorunun yanıtını kendi adıma vermem gerekirse eğer, en büyük değişimin ilkini — ve göreceli olarak çok geride kalan — piyasadaki vektör ve raster bazlı tasarım programlarının bulut tabanlı olarak yeniden konumlandırılması olarak söylemek yanlış olmaz, ikincisi ise bu programlara hatta belki de artık fotoğraf kameralarına ihtiyacın ortadan kalkması.
Kabul edersen daha rahat edeceğin şey, her nerede ve ne iş yapıyor olursan ol, yaptığın işte sonuca giden yolun bir şekilde değiştiğinden, ya da daha iyi bir tahminle değişmeye başladığından emin olabilirsin. İstersen var olan işini korumak de istersen yeni bir iş arayışında ol, bu değişimi yakalamak için yeni bilgileri edinmek ve beceriler geliştirmek gerekiyor.
Şirketlerin bu bağlamda çalışan gelişimine bütçe ve kaynak ayırmasının temel hedefi de zaten çalışanların yaptıkları işle ilgili teknolojik gelişmeleri takip etmelerini ve bunların benimsenmesini sağlamak odağında olmalı.
Çalışma isteğini ve iş tatminini artırma
İş yaşamındaki tatminle özel yaşamındakini ayırman gerekli. Çalışanlara yaptıkları işle ilgili gelişim imkanları sunmak öncelikli olarak onlara kendilerini değerli hissettirir. Değerli hissetmek yüksek motivasyonla doğrudan bağlantılı ve işe olan bağlılığı ve çalışma ortamındaki genel mutluluğu da kuvvetlendiren bir durum.
Denklem basit: olduğu yerde kendini değerli hisseden çalışanlar çalıştıkları yerde daha uzun süre kalma eğilimindeler. Bu da işten ayrılma oranını azaltır, yeni personelin işe alım, oryantasyon ve işe başlama maliyetlerini düşürür. Özellikle üretim birimlerinin devinimi odağında, bu birimlerde karşılaşılması muhtemel olan darboğazların oluşma ihtimalini azaltır.
Özetle, iş yaşamındaki işleyiş de dünyanın geri kalanından pek farklı değil; yüksek talep olan alanlarda eğitim görmüş çalışanların işten ayrılma oranı düşüyor. Unutmamak gereken şey şu ki, artık hiç kimse hiç bir yer için vazgeçilmez de değil, çalışanların yarın da oldukları yerde olacaklarına dair bir garanti de yok.
Çalışanları elde tutma ve çalışan sadakatini güçlendirme
Kariyerde ilerleme ve yükselme arayışı her yetenekli çalışanın daima aklında olan bir şey ve herkesin kafasında geleceğe dair planı var ve insanların çalışma hayatlarında bekledikleri şey artık ekmek parası paradoksundan çok daha fazlası.
Çalışanlara atölyeler düzenlemek, mentörlük programları ve liderlik programları başlatmak, çalışanlara kariyerleriyle yol haritaları çizmek gibi stratejiler ekip çalışmasını güçlendiren, uzmanlık geliştiren ve nihayetinde yeteneğin şirketin içinde mümkün olduğu kadar çok kalmasına destekleyen davranışlardan bazıları ve bu türden girişimler şirketlerin değerlerinin anlaşılmasını ve hedeflerinin ne olduğunu somut olarak ortaya koyması bakımından oldukça değerli.
Şirketlerin çalışanları birbirinden transfer etmesi günümüzde çok yaygın ve hangi boyutuyla bakarsan bak çalışanlar için rakiplere transfer olmak yaptıkları işte yükselmek için benzersiz bir fırsat. Bu da çalışanlarını başka şirketlere ya da en kötü senaryoyla rakiplerine kaptırmamak isteyen kuruluşların kendi liderlerini kendilerinin yetiştirme fikrinin günden güne daha baskın bir hale gelmesini sağlıyor.
Altını çizmek gereken konu şu; halihazırda eğitilmiş ve yeni bilgilerle donanmış bir çalışanı işe almak ve onun şirket içinde kalmasını sağlamak, şirket içindeki bir program vasıtasıyla zaten kuruluşta çalışan bir çalışanı yükseltmekten daha maliyetli görünüyor.
Yenilik ve yaratıcılığı artırma
Çalışırken aynı zamanda yenilik adını verdiğimiz bir kültürün de beslenmesinden bahsediyorum.
Bilgilerinin üzerine yeni şeyler ekleyen çalışanların yaptıkları işle — ya da işleyişle ilgili karşılaştıkları sorunlarda , daha etkili çözüm fikirleri geliştirmeleri olası, yeni fikir üretme potansiyelleri de daha fazla.
Çoğunlukla görsel yada işitsel bağlamda çıktıları olan işlerle ilgiliymiş gibi görünse de, çalışırken yaratıcı olmak ve sonuca giderken kestirme yollar keşfetmek, iş dünyasında hem çalışanlara hem de bu çalışanların görev aldığı şirketlere artık önemli bir avantaj sağlıyor. Bu finansal tabloların hazırlanmasında kullanılan bir yazılımda beceri geliştirmek de olabilir, bir iş makinesinin kullanırken yakıt verimliliği sağlayacak bir yöntemi keşfetmek de olabilir.
Yeni jenerasyon çalışanların artık yalnızca para ile tatmin edilemediğini anlamak ve bu gerçeği aklında tutarak iş ve çözüm geliştirmek işini kolaylaştıracak anahtar kelimelerden biri. Bu grubunun içinde yer alan insanlar, salt bir şekilde düzenli olarak artan maaşlarla yetinmiyor, çalışmak için gerekli olan becerilerin değişmesi gerektiğinin farkında ve bunun için çalışma hayatının içinde mutlaka öğrenmeye yer açmayı istiyor.
Çalışanlara yatırım, önceleri şirketlerin üstlendiği ve PR yaparken kullanmaktan çekinmediği bir yaklaşımdı, artık bir normale dönüşüyor. Öte yandan güncel kalan ve çalışanlarının kabiliyetini arttıran şirketlerin pazarda farklılaştığı da açık; bu yarışta geri kalanların stabilitesini sürdürmesi ve varlığını devam ettirmesi zor görünüyor.
Artık bir işletmeciysen kendine sorman gereken soru eğitimlere ne kadar bütçe ayırman gerektiği değil, hangi eğitimleri hangi personelin almasının daha uygun olacağına karar vermek olmalı…
