Mobil uygulamalar bizden gelecekte ne isteyecek?

Ortaya çıkan ilk akıllı telefonların içine yerleştirilen ve bugün baktığımızda deneysel bir heyecandan pek öte bir çaba gibi görünmeyen ilk mobil uygulamalardan bugüne kadar şahit olduğumuz teknolojik ilerlemeler, kullanıcı beklentilerinin artması ile paralel olarak günlük yaşamın ayrılmaz parçası haline gelen karmaşık ekosistemlere evrildi.

Mobil uygulama kavramından bahsetmeden önce, bilgisayarda kullandıklarınla kıyasladığında oldukça küçük boyutlu, daha küçk ekranda çalışmaya uygun şekilde üretilmiş ve yapısı gereği kompakt olarak kalan küçük programcıkların hayatımıza girişinden bahsetmek önemli.

1992 yılında piyasaya çıkan IBM’in Simon Personal Computer isimli cihazı, içinde dahili takvim, adres defteri ve hesap makinesi gibi 10 kadar uygulamayla birlikte geliyordu ve bu üründen sonra bir telefon, artık yalnızca sesle iletişim kurmaya yarayan bir araç olmaktan çıktı ve mobil yazılım denen kavramın başlangıcı yapılmış oldu. Bu, mobil uygulama dünyasının öncülü olarak kabul görüyor.

Üretici tarafından önceden cihazın içine yüklenen ve bugünküyle karşılaştırıldığında uygulama mağazalarının sunduğu esneklikten yoksun olan bu monolitik uygulamalar, gelecekte önce cep telefonu ardından da tablet kategorilerinde yükselecek olan yeniliklerin temeliydi.

Akıllı cihazların ortaya çıkışı ve uygulama mağazalarının yükselişi

IBM’in cihazının çıkışının üzerinden yaklaşık 15 yıl geçmiş ve takvim 2007’yi gösterirken, aynı yılın mobil teknolojinin gelişimi konusunda bazı dönüm noktalarını içeren önemli bir yıl olacağını kimse bilmiyordu.

Steve Jobs liderliğinde geliştirilmiş olan ve o güne kadar geleneksel cep telefonu modellerinin tasarımıyla kıyaslandığında oldukça sıra dışı görünen, büyük bir dokunmatik ekrana sahip ve aynı zamanda müzik çalabilen, video oynatabilen, internette gezilebilen ve içinde farklı işleri yapmaya yönelik farklı uygulamaları barındırabilen bir cihaz, insanların bir cep telefonundan beklediği şeyi bütünüyle değiştirdi.

Apple markasının karşısında duran rakibi ise o zamana dek bir arama motoru olarak hizmet vermeyi sürdüren Google oldu. İlk olarak Apache 2.0 lisansı altında ve açık kaynak kodlu olarak yayınlanan Android işletim sistemi Google tarafından alınarak şirketin yükselmekte olan mobil cihaz sektöründe kendine bir yer edinmesini ve elini güçlendirmesini sağladı.

Mobil teknolojilerin yükselişini öngören ve bu alanda iş yapmak isteyen bir diğer büyük oyuncu, mobil telefonlarıyla yakından tanıdığımız Nokia’ydı ve kendi telefonlarında Symbian Os isimli bir altyapıyı sunmaya başladı.

1990 yıllarca cep telefonları yükselmeye başladığında Psion tarafından geliştirilen EPOC32 işletim sistemini temel alan bu yazılım, 1998 yılında Psion Software, Ericsson, Motorola ve Nokia’nın ortak girişimiyle Symbian adı altında yeniden kurumsallaştı ve Symbian OS, özellikle Nokia’nın S60 platformundaki telefonlarında öne çıktı, 2000’li yılların başında da yaygınlaşmaya başlayan akıllı telefonların pazarında hakimiyet kurdu.

Benzer içerikler