Kahveden sonraki en “önemli” keşif: Matcha nedir ve neden popüler oldu?

Son on yıl içinde insanların beslenme alışkanlıklarında ve biçimlerinde çok şey değişti. 2010’lu yılların ortasından itibaren daha çok insan clean eating farkındalığı yaşarken daha fazla insan bitki bazlı beslenme yaklaşımını benimsedi, süper gıdalar insanların hayatlarına daha fazla girmeye başladı ve “super food” etiketli ürünlerin çeşidi sayısı ve biçimi arttı.

Matchayı popüler kılan önemli şeyler arasında sosyal medyanın görsele dayalı yapısı, ürünün parlak ve dikkat çekici yeşil rengi ve hazırlık seramonisi var. Elbette ki pandeminin ardından patlayan turizm ve Japonya’yı ziyaret eden turistlerin de bunda etkisi büyük.

Dijital ya da gerçek dünyanın etkisiyle Japon kültürü içinden yükselen matcha yüksek antioksidan içeriği, dengeli kafein yapısı ve metabolizmayı destekleyen diğer önemli bileşenleriyle daha sağlıklı beslenmek ve yaşamak isteyen kitlenin radarına girdi.

Matchanın yükselişinin bir diğer nedeni de kahveye karşı bir alternatif arayan genç kuşak ve bu talep, popüler kahve zincirlerinde matcha latte gibi ürünleri hızlı bir şekilde menülerine dahil etmelerini sağladı. Matchanın menülere girişinin üzerinden neredeyse beş yıl geçti ve matchalı ürünler şu anda herhangi bir caddenin üstündeki herhangi bir kafede bile bulunabiliyor.

Matchaya erişilebilirlik bu parlak yeşil renkli ve toz formundaki ürünün smoothie, tatlı ve unlu mamüllerle birlikte de kullanılabildiğinin anlaşılmasıyla arttı ve matcha, herkesin mutfağına kolayca girebilen yaygın bir ürün haline geldi.

Matcha ne zaman ve nasıl ortaya çıktı?

Tarihte geri gidip matchanın ortaya çıkışına bakmak gerekirse eğer, 9. yüzyıla ve Çin’e varmamız gerekir. Çin’in Tang Hanedanlığı döneminde, öğütülmüş yeşil çay yapraklarının sıcak suyla çırpılarak içilmesi yaygınlaşmıştı. 12. yüzyılda, Eisai isimli bir Japon rahibinin Çin’den ülkesine geri dönerken bu çayı ve çayın hazırlanış tekniğini de yanına getirdiği rivayet edilir.

Rahibin matchayı yalnızca çok lezzetli olduğu için kullandığını söylemek yetersiz kalır, matcha meditasyon esnasında zihni canlı tutuyor ve bedensel dengeyi sağlamaya yardımcı oluyordu. Matchanın Japon tapınaklarındaki uzun meditasyon seanslarındaki gizli yardımcı haline gelmesinin asıl nedenleri arasında bunu saymak yanlış olmaz.

Matchanın bir kültür öznesinden küresel bir süper gıdaya dönüşümü

İlginç şekilde 20. yüzyılın sonlarına kadar matchayı Japonya dışında pek bilen yoktu. Nasıl ki pandemi sonrasında turizm yeniden yükseldi ve Japonya’yı ziyaret eden insanların sayısı arttı, bilinçli beslenme ve sağlık odaklı yaşam tarzı gibi kavramlar daha fazla insan tarafından keşfedildi ve benimsendi; matcha o zaman adeta yeniden keşfedildi.

Antioksidanca oldukça zengin olan, dengeli bir kafein ve L-theanine sunan ve parlak yeşil rengiyle dikkat çeken matcha bugünlerde geleneksel seramonilerin yanı sıra modern restoranlardan hızlı tüketim ürünleri sunan kafelere kadar pek çok farklı yerde ve smoothielerden dondurmalara kadar pek çok farklı kategoride kendine yer bulan özel bir ürün.

Matcha bugünkü haliyle hem mirasını koruyan geleneksel bir ürün hem de küresel gastronominin her alanında bulunabilen yenilikçi bir ilham kaynağı.

Matchaya detaylı bir bakış

Japonya’nın Uji, Shizuoka, Kagashima ve Nishio gibi bölgelerinde yetiştirimiş yeşil çay yapraklarının özel mermer değirmenlerde toz haline getirilmesiyle elde edilen matchanın diğer yeşil çaylardan farkı tüketim şekli.

Klasik çay demleme metodunda çay yaprakları bir demliğin içine konur ve üstüne sıcak su eklenerek yaprakların içindeki muhteviyatın suya geçmesi sağlanırken, matcha toz formunda olduğu için doğrudan sıcak suyla karıştırılıp tüketilir. Bu sayede çay yaprağının içinde olan tüm besin öğeleri ve antioksidanlar alınmış olur.

Matchayı diğer yeşil çaylardan ayıran en önemli diğer detay ise bitkinin gölgede yetiştirilmiş olması. Bu metod, yaprakları doğrudan güneş ışığından korur  ve klorofil ve L-theanine isimli amino asitin miktarını arttırır. Matchaya kendine has umamiyi veren şey de bu.

Biraz daha detaylı bakmak gerekirse eğer; matchanın içinde bol miktarda bulunan Epigallocatechin gallate – EGCg gibi güçlü antioksidanlar çoğu insanın muzdarip olduğu hücre hasarını azaltmaya yardımcı olur ve yaşlanma belirtilerini azaltmaya destek olur.

Kahve içtiğimizde bir süreliğine dinç ve enerjik hissederiz, fakat kahvedeki kafeinden gelen enerjinin etkisi geçmeye başladığında bitkinleşiriz. Matchadaki L-theanine isimli amino asit, matchanın içinde yer alan kafeinle birlikte kahveninkinden farklı olarak  sakin ve uyanık bir enerji sağlar.

Kahveyle kıyaslandığında matchayı tüketime hazırlamak daha meşakkatli görünüyor.

İlkbaharda çıkan genç yapraklar toplanır ve kısa süreli buhara tutularak yaprakların okside olması engellenir. Ardından kurutulan yaprakların damarları çıkarılır. Bu aşamadan sonraki mahsülün adı Tencha’dır. Tencha kurutma işleminin ardından özel mermer değirmenlerde toz haline getirilerek tüketime hazırlanır.

Sosyal medya algoritmaları matchayı neden bu kadar çok sevdi?

Hangisi olursa olsun, sosyal medya uygulamalarının genellikle tek bir amacı var; kullanıcıları kendi platformlarında daha fazla tutmak. Bunu başarmak için de mümkün olduğu kadar çok dikkat çekmek zorundalar. 

Matchanın parlak yeşil renginin dijital dünyada dikkat çektiğini söylemek yanlış olmaz. Özellikle Instagram ve TikTok gibi görselliğin ön planda ve video akışının odakta olduğu platformlarda yeşil nötr ve pastel tonlar arasında hemen dikkat çeken renkler arasında. Denklem basit; etkileşimi artırdığı için algoritmalar tarafından öne çıkarılıyor.

Yeşil aynı zamanda doğa, doğal olmak, canlılık ve sağlıklı olmakla da doğrudan özdeşleşmiş bir renk. Dolayısıyla herhangi bir kullanıcı parlak ve dikkat çekici bir tonda olan matcha ile ilgili bir içerik paylaştığında sağlıklı olmak, doğal görünmek ve temiz beslenmek kavramlarını da çağrıştırmış oluyor. Özetle matcha doğrudan sağlıklı yaşam trendleriyle uyumlu bir imaj çiziyor.Matchalı içeriklerin sosyal medyada ilgi görmesinin ve yükselmesinin bir diğer nedeni de, çayın parlak yeşil renginin birlikte kullanıldığı süt ya da tatlılardaki estetik görünümü olduğunu söylemek yanlış olmaz. So instagrammable olarak tanımlanan bu özellik, kullanıcıların sosyal medya araçlarına içerik yükleme isteğini tetikleyen bir durum.

Matcha’nın bugünü ve geleceği

Dünyada ilgi gören ve popülerleşen pek çok şeye olduğu gibi matcha da bu akımlardan nasibini alıyor.

Sağlıklı olma (wellness) ve sağlıklı beslenme trendleri, vejeteryan ve vegan beslenme alışkanlığının daha fazla insan tarafından benimsenmesi, antioksidan içeren gıdalara ve diğer ürünlere olan talebin artması ve hızlı tüketim endüstrisinin matchayı daha fazla çeşitte sunma gayreti matchayı popüler ve aranan bir ürün haline getirdi. 

Fakat yarın bugünkü kadar matcha bulabilecek miyiz, sorunun yanıtı aşağıdaki videoda.

Sosyal medya algoritmaları ve ağızdan ağıza yayılım metoduyla popüleritesi artan matcha artık yalnızca bir içecek olmaktan fazlası.

Geleneksel Japon seramonisiyle Batı dünyasındaki sağlıklı yaşam arayışını bir araya getiren ve nostaljik olduğu kadar yenilikçi bir trend olarak tanımlanabilen matcha, bugünlerde kahve zincirlerinden gurme restoranlara kadar pek çok kategoride yerini sağlamlaştıran bir ürün.

Matcha ile ilgili ileri okuma yapmak için:

Ana fotoğraf Vivek Kumar, Unsplash

Benzer içerikler