Markaya ve pazarlama iletişimine ne kadar yüksek bütçe ayırırsan ayır, hangi kanallarda ne kadar müthiş kampanyalar yürütürsen yürüt; markanın en önemli elçileri çalışanlardır.
Denklem basitçe şöyle; eğer bir çalışan şirketin dışarıya aktardığı değerleri içleştirmeyi başardıysa ve bu değerlere uyumlu geliştirilmiş bir kültürde çalışıyorsa işine daha fazla bağlanır ve sahip olduğu yüksek motivasyonla müşteriye daha iyi ve kaliteli hizmet sunar. Çalışanın adına çalıştığı şirkete olan inancının artması, şirketin dış dünyadaki algısını da olumlu yönde etkiler.
Marka kimliğinin temellerini şirket kültürünü oluşturan değerler oluşturur. Örneğin yenilikçi, sürdürülebilir, sosyal sorumluluk ve müşteri odaklılık gibi kavramları benimseyen bir markanın iletişimi de bu kavramların üzerinde ve etrafında sürdürülecektir.
Bu iki değeri birbirini zaman zaman tamamlayan zaman zaman da destekleyen bir yapıda kullanan bir marka, sadece ürün veya hizmet sunan bir personadan çıkarak güçlenir ve kültürel bağlamda da bir kimlik kazanır.
Şirketin kültürü ve marka iletişimi arasındaki köprüyü oluşturan en önemli bileşenler şirketlerin içinden yükselen liderlerdir. Bu kişilerin davranış biçimleri ve iletişim kurarken takındıkları tavırlar aynı zamanda markanın dış dünyayla nasıl iletişim kurduğunu da belirler.
Dolayısıyla markayı özgün bir hale getirirken marka liderlerinin markanın sahip olduğu değerlere uygun biçimde hareket etmesi beklenir.
Lider doğal olarak “ardından sürükleyen” bir konumda olduğundan şirketin diğer çalışanlarında güven uyandırıp bağlığık yaratma gücünü taşıyan önemli bir aktördür.
