İşin hangi tarafında durursan dur, pazarlama çalışan insanların dilinden düşmeyen bir tanım var: marka algısı. Sunumlarda, brieflerde, e-postalarda, bloglarda hep bundan bahsediliyor. Mümkün olan her mecrada kullanılan bu tanım aslında ne demek istiyor?
Bir markayı algılamak, yalnızca markanın logosunu görmek ve sloganını okumaktan ibaret değil; onunla tüm yönlerden bir bağ oluşturmaktan geçiyor.
Marka algısının bileşenleri nelerdir?
- Tutarlı şekilde tasarlanmış bir marka kimliği
- İyi hedeflenmiş ve uygulanabilir marka değerlerine sahip olmak
- İyileştirilmiş ve devamlı şekilde optimize edilerek mükemmeliyete doğru giden müşteri deneyimi
- Güçlü bir itibar yönetimi ve tüketicilerin marka hakkında neler söylediğini dinleme
- Doğru hedeflenmiş reklamların yönetimi ve kapsamlı bir pazarlama iletişimi
- Ürünlerin kalitesini korumak ve sunulan hizmetlerin işleyişini iyileştirmek
Marka algısı nedir ve nasıl iyileştirir?
Devam etmeden önce algının ne olduğunu anlamak önemli. Basitçe, bireyin sahip olduğu duyuları kullanarak çevresinden gelen fiziksel ve duygusal girdileri zihninde işleyip sahip olduğu deneyim ve beklediği şeylere göre bir yargıya varması olarak tanımlanabilir.
Marka algısı ise, markanın hedef kitlesinin marka hakkında ne düşündüğü ve marka ile ilgili fiziksel duyular aldığında ne hissettiğiyle ilgili.
Marka açısından bu hissi olumlu yönde geliştirmek, tüketicinin var olduğu her mecrada pazarlama faaliyetleri yürütmekle gerçekleşir. Bu, online ve offline mecralardaki araçların tümünün efektif kullanılmasıyla gerçekleşir. Mevzu bahis olan konu, yalnızca markanın kendini tanıtmasına değil birçok parametreyi içeren birden çok denklemin mümkün olan en iyi çözümün üretilmesine odaklanır.
Bir markanın olumlu algılanmasının en temel kriteri arasında ise, vaatlerin tutulması, özgünlük, şeffaflık, etik sınırların korunması, müşteriyle anlamlı ve kaliteli etkileşim kurmak gibi kriterler sayılabilir.
Marka algısına yatırım yapmak
Denklem oldukça basit: tüketici markanın herhangi bir bileşenini gördüğünde iyi şeyler algılarsa daha çok güvenir, ürün ve hizmetlerinize sadık kalır, hatta başkalarına önerir. Marka algısının güçlenmesi müşteri bağlığı ile doğrudan bağlantılıdır, piyasadaki kalıcılığı arttırdığı gibi nihai hedef olarak satışların da artmasını sağlar.
Dolayısıyla, bir markayı algılamak, yalnızca o markanın adını bilmek, sloganını ezberlemek ya da ürünlerini takip etmekten çok daha fazlasıdır, markanın değerlerini, dünyaya nasıl baktığını, söylediği sözleri hatta tüketiciye sunduğu deneyimi de anlamayı içerir.
Marka algısını iyileştirmek ve yönetmekle ilgili yürütülen faaliyetler tüketiciyle uyumlu da olabilir, onlara ters de düşebilir, olsun; olumsuz olayı olumlu olana çevirmek de marka algısının geliştirme çalışmaları içinde yer alır.
Tüketici, markanın dışarıya açılan tarafını görür, duyar ve marka hakkında kendi fikirlerini oluşturur. Bu nedenle bir şirket için marka algısını yönetmek, müşterinin marka ile birlikte olan yolculuğunda her detaya dikkat etmesini gerektiren önemli bir süreç.
